ABD'nin 2015 Nükleer Anlaşması'ndan (JCPOA) 2018'de çekilmesiyle yeniden devreye giren yaptırımlar, İran'ın petrol ihracatını ekonomik izolasyon amacıyla kısıtlamayı hedeflemiştir. Ancak, Çin Halk Cumhuriyeti bu engeli, takas temelli bir finansal kanal aracılığıyla aşarak iki ülke arasındaki ekonomik bağı güçlendirmiştir. Wall Street Journal'ın (WSJ) 6 Ekim 2025 tarihli raporuna göre, bu mekanizma, İran ham petrolünün Çin'e ihraç edilmesini ve karşılığında Pekin'in devlet destekli firmalarının Tahran'da altyapı projeleri (su, enerji, ulaşım) üstlenmesini içermektedir. Bu sistem, 2024'te 8,4 milyar dolarlık petrol ödemesini finanse etmiş ve İran'ın toplam 43 milyar dolarlık ham petrol ihracatının yaklaşık %90'ını Çin'e kanalize etmiştir (EIA tahminleri).
Sistemin çekirdeği, uluslararası bankacılık normlarını bypass eden gizli bir yapıya dayanır. Ana unsurlar arasında, kamuya kapalı "Chuxin" finansal aracı ve Sinosure ihracat kredi sigortacısı yer alır. Chuxin, petrol alıcılarından gelen fonları Çinli müteahhitlere aktarırken, Sinosure riskleri güvence altına alır; sevkiyatlar ise Zhuhai Zhenrong gibi yaptırıma tabi firmalar üzerinden kaydedilir ve gemiden gemiye transferler ile kaynak maskeleme yöntemleriyle izlenemez hale getirilir. Bu model, 2021'de imzalanan 25 yıllık Çin-İran ortaklık anlaşmasının bir uzantısı olup, AidData verilerine göre 2000-2023 arası 25 milyar dolarlık altyapı taahhüdünü yansıtmaktadır. Çin Gümrük İdaresi'nin resmi ithalat beyanlarını gizlemesi, Pekin'in yaptırımları "hukuka aykırı" ilan etmesine rağmen pragmatik bir dengeyi simgeler; WSJ sorgusuna Dışişleri Bakanlığı "habersizlik" yanıtı verirken, ABD Hazine Bakanlığı Chuxin ve Sinosure'a yorum yapmayı reddetmiştir.
Siyasi bağlamda, Eylül 2025'te Pekin'de gerçekleşen Şi Cinping-Mesud Pezeşkiyan zirvesi (Reuters), ekonomik entegrasyonu pekiştirmiş ve ABD'ye karşı Çin-İran-Rusya eksenini güçlendirmiştir. Donald Trump'ın 2025 "maksimum baskı" politikasının yenilenmesi, Çinli aktörleri etkilemişse de ticaret kesintisiz sürmüştür. Ekonomik açıdan, mekanizma İran için likidite krizine karşı bir can simidi sunarken, Çin'e ucuz enerji ve Orta Doğu'da stratejik nüfuz sağlar. Bu dinamik, yaptırımların etkinliğini erozyona uğratmakta, küresel enerji piyasalarını istikrarsızlaştırmak da ve çok kutuplu bir jeoekonomik düzene işaret etmektedir.
Sonuç olarak, Çin-İran petrol ticareti, ABD hegemonyasına meydan okuyan bir model olarak, nükleer müzakerelerin Avrupa kaynaklı yeniden yaptırımlarıyla karmaşıklaşabilir. Gelecekte, bu kanalın genişlemesi, yaptırımların sorgulanmasını derinleştirerek uluslararası ilişkilerde yapısal bir dönüşümü tetikleyebilir. Bu olgu, jeopolitik rekabetin ekonomik stratejilere dönüştüğünün belirgin bir göstergesidir.
Kaynakça
https://www.forbes.com.tr/ekonomi/cin-iran-dan-nasil-gizlice-petrol-aliyor